Ana içeriğe atla

KABULLENİŞ

   Anlamadınız! Hiç biriniz gülüşlerimin arkasındaki hüznü görmediniz. Kaçışlarımı anlamadınız. Neden kaçtığımı, neyden kaçtığımı bilmediniz. Ya da farkedemediniz. Belki de bunun için çabalamak istemediniz zaten böylesi de işinize geldi. İçimden hiç birinizle konuşmak gelmedi. Anlatmayı istemedim. Çünkü anlatsam da sadece tek bir saat benimle birlikte üzülecek ah vah edeceksiniz. Sonra hayatınıza devam edeceksiniz. Peki ya ben?
   Yoruldum. Hepinizden, herşeyden, herkesten..Neden yorulduğumu anlatmaya bile takatim yok. Üzülüyorum. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi bi acı var içimde. Tarifini yapamadığım, koskoca boşluk bi his..
Daha yirmili yaşlarımın ortasında hayata dair bütün heveslerim yok olmuş. İnsanlığa karşı bütün inancım yok olmuştu.
Anlaşılamamak.. meğer anlaşılamamak, diğer bütün o kötü hislerden daha kötüymüş. Bunu kendimi anlatmak için çırpınırken ruhumu parçaladığımda anladım. Beni buralara uzun zamandır getirmeyen şey ne ise uçup gitti. Özlemişim yazarken hissettiğim o duyguları. Ne demiştim daha öncesinde? Ben aşkın kendisine aşığım. Ben aşkın karşısında hissedilen acıya aşığım. O kadar anlamlı ki o duygu. Kolay kolay hissedemezsin, yani uğraşsan olmaz. En beklemediğin anda vurur seni. Sanırsam yazmaya yazmaya becerilerimi kaybettim. Önceden her hissettiğim duyguya bir şiir yazabiliyorken şimdi ise eskisinden çok daha fazla tarif etmekte zorlanıyorum duygularımı. 
    Yalnızlığımdan bahsetmek istiyorum. Gerçek anlamda yalnız olmaktan değil. Duygusal yalnızlıktan bahsetmek istiyorum. Yoksa yanımda insan çok. Duygularımı anlayan ise hiç yok. Anlatıyorsun anlatıyorsun geçer diyorlar. Yahu ben geçmesin istiyorum. Ben anlaşılmak istiyorum. Çığlığım duyulsun istiyorum. İşte bütün öfkem bunadır. Siz hiç anlaşılmayı beklediniz mi? İlahi! Benim ki de soru mu? Tabiki de!
Sonuç ne oldu peki? Koskocaman bir HİÇ elde var SIFIR.
Hepimiz çocukluğumuzdan bu yana yaşadığımız travmaların bir çoğunu günümüzde atlatmış değiliz. Öfke patlamalarımız, asabiliklerimiz, içimize kapanışlarımız. Bunların hepsinin altında bir sebep yatıyorken. Tek isteğimiz sesimizin duyulması ve anlaşılmak istemek. Belki de bizi anlayacak, başımızı koyacak bir omuz bulmak istedik kendimize. Bir çoğumuz buldu, bir çoğumuz bulamadı, bir kısmımızsa hala arıyor. Bulabilir miyiz bilmiyorum. Açıkcası bu konuda pek de emin değilim. Her seferinde bunun acı tecrübeleriyle karşı karşıya kalmış biri olarak bundan yeterince ders aldım.
Beni bu hayatta yoran tek şey kırılan kalbimi tamir etmek oldu. Her seferinde dağılan parçaları yerine koymaya çalıştıkça eski güzelliğimi kaybeder oldum. Sanki her dağılışta bir parçam eksildi. Geriye yalnız ben kaldı. Ama bu yazı bir isyan yazısı değil. Bu bir kabulleniş meselesidir. Ben de tevekkül edip yazgımı kabul ediyorum. Ve sadece ona sığınıyorum. Umutlarım hep benimle.🙏🏻

Yorumlar

  1. Her kes ettiğini buluyor bu dünyada devam et sığınmaya

    YanıtlaSil
  2. Uzun zamandır hislerinizi bizimle paylaşmıyorsunuz sizi dikkatle takip ediyor ve yayınlarınızın devamını diliyoruz.
    İyi günler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öfke

Yoruldum. Çok yoruldum. Çok üzgünüm. Çok fazla üzgünüm. Kendimi o kadar çaresiz o kadar paramparça hissediyorumki. O kadar yarım o kadar eksiğim ki. Tamamlayamıyorum içimdeki boşluğu. Ağlamak istiyorum bağıra bağıra ne varsa içimde kusmak istiyorum. Anneme babama çok öfke doluyum içimde koskoca bir enkaz bıraktıkları için. Beni bu hale soktukları için en çok onlara kızgınım. Hayata kızgınım. Ben mutlu olmayı bile bilmiyorum. Ben doğru sevgi nedir bunu bile bilmiyorum. Çekirdekten öğrenmez mi bir çocuk huzuru sevgiyi mutluluğu. Ben bunları görmedim ki. Ben evindeki kaostan kurtulmaya çalışan huzuru dışarıda arayan cahil bir çocuktum sadece. Benim kimse elimden tutmadı ki. Kimse yanımda olmadı. Herkes var olduğunu sandı. Ben sağlıklı iletişim kurmayı bile öğrenemedim. Hiç istemediğim asla öyle olmayacağım dediğim ne varsa aynı o karaktere büründüm. Yoruldum. Anlaşılmamaktan. Doğru sevgiyi gördüğümde bile vücudum ters tepki veriyor. Herkese herşeye tepkisel yaklaşıyorum. En çok zararı ken...

Yeniden Burada

İşte yine her zamanki yerimdeyim. Güzel Bursa manzarama bakıyorum. Uzun zaman olmuştu şehri böyle uzaktan izlemeyeli. Çok şey değişmiş gibi duruyor buradan bakınca. Tabi en çok da ben.. İnsan her seferinde aynı yerden defalarca kez kırılabilir mi? Kırılıyor işte. İçimdeki inanç ve güven duygusunu kaybettim. Yıllardır hissetmiş olduğum bu hisler peşimi hiç ama hiç bırakmadı. Belkide mutluluğu haketmiyorumdur. Ya da en çok ben hakediyorumdur fakat mutlu olmayı bilmiyorumdur?? Kalbim o kadar kırıkki  ben ise hala o kırık parçaların üstünde çıplak ayaklarla kanaya kanaya yürüyorum. Böyle nasıl anlatsam göğsümün derinlerinde uzun zamandır hareketsiz kalmış bir volkan var, püskürtmeyi bekliyor içindeki ateşi. Ama benim ateşim sadece beni yakıyor. Önceden sık sık yazılar yazardım bu bloga, yazacak şey de bulurdum bütün duygularımı dökerdim. Bu yazmadığım sürelerde her şey içimde birikti. Böylesi daha zormuş insanın konuşmaması. Sahi konuşamamak, anlatamamak, anlaşılmamak ne zor bir şey mi...