Nasıl bu hale geldim. Nasıl bu denli düştüm. Dizlerim ellerim yara içinde. Kalkmak istemiyorum. Öylece boşluğa bırakmak istiyorum kendimi. Yorgun ve herşeyden usanmış bi haldeyim... Bana uzanan elleri tek tek ellerimle geri itiyorum. Upuzun duvarlar örmüşüm insanlarla arama. Kimse bana ne ulaşsın ne görsün ne dokunsun istiyorum. Belki de bu bir çeşit intihar girişimi. Çünkü önce kendimden sonra bütün insanlıktan vazgeçiyorum. Ya da birtakım dönemsel depresyon. Şuan bir otobüste gidiyorum. Yanımda bir kadın ve kucağında bebeği. Uyuyor.. Bütün saflığıyla, masumiyetiyle annesinin göğsünde uyuyor, annesi üç dakikada bir alnından koklayarak öpüyor.
Annemin babamın kucağında uyuyakaldığım günlere gidiyor aklım. Esnaf kızıydım ben, çocukluğum dükkanlarda koşturmakla, halı ve yatak tepesinde yuvarlanmakla geçti. Günün sonunda eve dönerken arabanın koltuğunda uyuya kalırdım. Babam beni uyandırmak için meloş ağzını kapat sinek kaçacak diye seslenir uyandırırdı. Bense uykum bölündü diye mızmızlanıp ağlardım. Nasıl güzeldi o günler masumiyetimin hep üzerimde olduğu zamanlar. Gerçek dünyayla karşılaşmamış, hiç bir şeyi düşünmeyen, kötülüğü görmemiş, aşık olmamış.. Tek derdi oyuncakları ve çocuksal istekleri olmaktan ibaret.. Eminim ki arada sırada da olsa sizde keşke çocuk kalsaydık diyorsunuzdur.
Hayatın bu hengamesinden yorulup yine köşeme çekilmişim, anne göğsünde uyuma şefkati çekiyor içim.
Yolunda gitmeyen o kadar çok şey var ki belki de beni bir tek anne kucağı huzura erdirir.
Yine tırnaklarımla oynamaya başladım. Düşünceli, dalgın ve stresli olduğum zamanlar hep ellerimle uğraşırım. Neyi düşünüyorum bu kadar ben bile bilmiyorum.
Babam eskiden beri bana hep güçlü ol derdi güçlü olmayı öğretti. Ağladığım zaman çok zayıfsın deyip azarlardı sonra tekrardan güçlü olmayı, güçlü durmam gerektiğini söylerdi. Öyle alışmışım ki kendi kendimi ayakta tutmaya, ayağa kaldırmaya, tek başıma bir şeyleri yapmaya.. Bu yüzden kimsenin ne yardımını ne de desteğini istemiyorum. Tek istediğim; tek başıma olmak, tek başıma yaşamak, tek başıma ağlamak, gülmek.. Kimseye bir bağlılığın olmadan hayatını sürdürmek. Kimseye hesap vermeden yola devam etmek. Meğer ne büyük gard almışım kendi ailemde dahil bütün dünyaya karşı. Şimdi bu yıkılması zor gardımı hangi duygu hangi kuvvet indirebilir ki? Ben, ben olmaktan geçmişim. Kim beni kendime getirebilir ki?
Fakat ne olursa olsun kalbimde umut ve mutluluk tohumları kök saldı bi kere. Belki de küllerimden doğacağımdır yeniden. Ufacık da olsa bi kıvılcım yetermiş yeniden aşk ile yanmak için. Belki de yanmıştır.. Ne demişler 'Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş. Bir bakarsın volkan olmuş.. ''
Kim bilirr... :))
Annemin babamın kucağında uyuyakaldığım günlere gidiyor aklım. Esnaf kızıydım ben, çocukluğum dükkanlarda koşturmakla, halı ve yatak tepesinde yuvarlanmakla geçti. Günün sonunda eve dönerken arabanın koltuğunda uyuya kalırdım. Babam beni uyandırmak için meloş ağzını kapat sinek kaçacak diye seslenir uyandırırdı. Bense uykum bölündü diye mızmızlanıp ağlardım. Nasıl güzeldi o günler masumiyetimin hep üzerimde olduğu zamanlar. Gerçek dünyayla karşılaşmamış, hiç bir şeyi düşünmeyen, kötülüğü görmemiş, aşık olmamış.. Tek derdi oyuncakları ve çocuksal istekleri olmaktan ibaret.. Eminim ki arada sırada da olsa sizde keşke çocuk kalsaydık diyorsunuzdur.
Hayatın bu hengamesinden yorulup yine köşeme çekilmişim, anne göğsünde uyuma şefkati çekiyor içim.
Yolunda gitmeyen o kadar çok şey var ki belki de beni bir tek anne kucağı huzura erdirir.
Yine tırnaklarımla oynamaya başladım. Düşünceli, dalgın ve stresli olduğum zamanlar hep ellerimle uğraşırım. Neyi düşünüyorum bu kadar ben bile bilmiyorum.
Babam eskiden beri bana hep güçlü ol derdi güçlü olmayı öğretti. Ağladığım zaman çok zayıfsın deyip azarlardı sonra tekrardan güçlü olmayı, güçlü durmam gerektiğini söylerdi. Öyle alışmışım ki kendi kendimi ayakta tutmaya, ayağa kaldırmaya, tek başıma bir şeyleri yapmaya.. Bu yüzden kimsenin ne yardımını ne de desteğini istemiyorum. Tek istediğim; tek başıma olmak, tek başıma yaşamak, tek başıma ağlamak, gülmek.. Kimseye bir bağlılığın olmadan hayatını sürdürmek. Kimseye hesap vermeden yola devam etmek. Meğer ne büyük gard almışım kendi ailemde dahil bütün dünyaya karşı. Şimdi bu yıkılması zor gardımı hangi duygu hangi kuvvet indirebilir ki? Ben, ben olmaktan geçmişim. Kim beni kendime getirebilir ki?
Fakat ne olursa olsun kalbimde umut ve mutluluk tohumları kök saldı bi kere. Belki de küllerimden doğacağımdır yeniden. Ufacık da olsa bi kıvılcım yetermiş yeniden aşk ile yanmak için. Belki de yanmıştır.. Ne demişler 'Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş. Bir bakarsın volkan olmuş.. ''
Kim bilirr... :))
Yorumlar
Yorum Gönder